Dagcilik Federasyonunun 40. yil etkinliklerinde yer alan “Erciyes Cumhuriyet Tirmanisi” için 28 Ekim 2006 da sabah erken yola çiktik. Bir gün öncesinden hava tahminleri yagis gösteriyor, içimizde hep acabalar “acaba hava durumu ne olacak, Erciyes bize izin verecek mi”. Aylar öncesinden heyecanla bu günü bekliyoruz. Hava yol boyu yagisli ve sisli. Hiç umudumuz yok ama içimizde hep o “acaba”. “En azindan Erciyes’de bir hafta sonu geçiririz” diyoruz. Saat 9:00 da yagis içerisinde Kayseri’ye, Gençlik ve Spor Il Müdürlügü’ne variyoruz. Oradaki çanta yigini bizi biraz rahatlatiyor. “Bu yagisli havada Erciyes’e çikmayi düsünen bizim gibi çilginlarda vardi demek”. Sonra ardi ardina tanidik yüzler beliriverdi “Ne güzel dostlar hep bir arada”. Özlem dolu kollar kucaklasti, Kaçkarlar’ da kurulan dostluklar ve yasanan güzellikler tekrar zihinlerde canlandi., sanki Kaçkarlar’dayiz
Saat 12:de yola çikilacakti, biraz Kayseri’yi gezdik, biraz alisveris yaptik.Fazla degisen bir sey yoktu, yalniz geçen yilki Gençlik Sporun önündeki alt geçit insaati tamamlanmisti. Bu arada günes, yavas yavas yüzünü göstermeye basladi, “Tabi yaa günesi güneyden biz getirdik “ diye haykirdik herkese, yüzler gülümsüyor, yürekleri tatli bir kipirti sariyor. En nihayet “iste Erciyes” tüm heybetiyle karsimizda, “Seni Seviyorum Erciyes”
Erciyes’e çikiyoruz, oldukça kar var, “Karlar daglara çok yakisiyor” diyorum.
Saat 13:30’da dag evine variyoruz, ortada büyük bir telas var, herkes biran önce yerlesmek istiyor. Görevli “Erkekler ayri, kizlar ayri kalacak” diyor. (Aksam oldugunda koguslardan ve odalardan erkekli kizli muhabbetler J) Bana da“olmaz diyor” adam. “Aa benim karim var” (sonuçta aksam yatip uyuyacagiz, evli olunca ne oluyorsaJ). Tamam siz bekleyin diyor. Sonunda iki kisilik bir odayi kapiyoruz (kari-koca olmanin faydalari). Ögleden sonra güzel bir uyku çekiyoruz.
Saat 18:00, liste olusturulmus, Cumhuriyetin kurulusunun 83. yildönümünde 83 doga savasçisi, ne güzel bir tesadüf.
Karar verilmis saat 01:30 da yola çikilacak. Aksam bizlere verilen tabldot yemekten sonra, çaylar içildi, yeni dostluklar kuruldu, eski dostlarla yasanan güzel günler yad edildi. Artik uyumaliyiz, ama içimizdeki o heyecan yok mu?, her zirve öncesi oldugu gibi. Disari bakiyorum hava güzel, tatli bir serinlik var, “ Hadi ol artik 1:30”.Zaman geçmek bilmiyor…
Zirve çantalari hazirlaniyor, herkes giyinmis, hazir olan kapiya ilerliyor. Teleferige dogru yola koyuluyoruz. Ikiserli gruplar halinde teleferik yolculugu basliyor, bu arada hafif kar yagisi ve oldukça sis var. “Nasil olsa sabah bu sis bulutunun üstüne çikacagiz ve yukarda günesli bir gün bizi karsilayacak caaniiiim”. Tek sira halindeyiz, hava geçen seneye göre daha iyi, dondurucu bir soguk yok, yagis havayi yumusatiyor. Ama önümüzü göremiyoruz, karanliga dogru ilerliyoruz, Tülay’a “Bunlar iyi yolu buluyorlar”diyorum . Demez olaydim, bir süre sonra yanlis yolda oldugumuz anlasildi. Uzun süre beklemeler, yol konusundaki kararsizliklar dagcilari biraz huzursuz etti. Baslangiç yoluna geri dönüldü ve bir baska bir istikamete (bilinmeyeneJ) dogru ilerlemeye basladik. Sik sik duruluyor ve istikamet için tartismalar yasaniyordu. GPS’ i olan var mi?, bir çok kiside var, ama rotanin koordinatlari yok, bir ise yaramiyor. Erciyes kayip. Yani tam bir maceranin içindeyiz, moraller bozuldu, ortalikta birazdan geri dönülecek fisiltilari dolasmaya basladi. Uzun bir yürüyüs çikis ve inis. Kafa lambalari sanilan isiklarin yerlesim birimleri oldugunu anliyoruz o an “nereye gidiyoruz Kayseri’ye mi? Gülüsmeler…
Alaattin Karaca duruma müdahale ediyor, bir halka olusturuluyor. Karar verildi böyle olmayacak, sansimizi zorlayacagiz, sisin dagilmasi beklenecek. GATA ekibi dönmeye karar veriyor. Alaattin KARACA bir baskomutan edasiyla askerlerinin ortasinda J “kiyafetleri uygun olmayan dönebilir, geri kalanlarla sansimizi zorlayacagiz, kalmak isteyenler benim yanima gelsin” diyor. Büyük çogunluk kalma taraftari. Bir müddet sonra su kanallarinin oldugu yere dönmeye karar veriliyor. Saat 9:00, sis ve yagis hala etkili, umudumuz tükendi, hava açmayacak, nerdesin Erciyes?, bir an olsun yüzünü göstersen, seni bir an görebilsek yeter.
32 doga savasçisi yeni bir bilinmeyene dogru ilerliyoruz, kar oldukça fazla, egitmenler büyük bir mücadele içinde kar açiyorlar. Içimizde küçük bir umut, sanki Erciyes birden karsimiza çikacak, herkes çok istiyor, ama gerçekten çok istiyor. Bu kadar arzulu insanlari bir arada görmemistim. 32 doga savasçisi, neyi basaramaz ki?
Sürekli havaya bakiyorum, sanki hava açacak mi ne? Yoksa arzularimiz bize oyun mu oynuyor? Erciyesi görmeyi o kadar çok istiyorum ki, sisin içini yararak bakiyorum, Erciyes’i görüyorum, isteklerim bana oyun oynuyor biliyorum, birden kayboluyor. Nerdesin Erciyes?
Güneeees, günesi görüyorum, herkese gösteriyorum, herkesin yüzü gülüyor. Erciyesii bulduk! Arkadan bir bayan “Allahim dualarimi kabul ettin” diyor. O kadar sevinçliyiz ki, içimizde tekrar kabaran heyecan ve hirs, atiliyoruz karlarin içine hiç durmamacasina.
Kar oldukça fazla, hizimizi kesiyor, mücadele ediyoruz, çikis sürüyor. Seytan deresi fazla kar barindirdigi için tercih edilmiyor. Nesrin Topkapi’dan çikacagizJ . Yanlardan çikisimizi sürdürüyoruz, çig riski olan yerlerden teker teker araliklarla geçiyoruz. Az kaldi zirve görülüyor, eminiz çikacagiz baska yolu yok…
Yagis basladi, sis çöktü. Ne oluyor Erciyes? Kari yararak yavas yavas çikiyoruz. Bu insanla doga arasindaki bir savas, bir mücadele. Herkes kararli, hirsli. Deve Hörgücü civarinda sirti çikiyoruz, göz gözü görmüyor tipi ve müthis bir firtina tüm umutlari alip götürüyor, olmadi, Erciyes izin vermiyor, Rakim ölçülüyor 3720, Saat 13:30, cumhuriyet sehitlerine saygi durusu ve Istiklal Marsindan sonra geri dönülüyor. Herkes ayni fikirde “katildigim en güzel faaliyetti” sözleri dökülüyor dillerden. Umutlarin dorukta oldugu, umutlarin tükendigi ve tekrar yeserdigi, kayip olan bir dagin arandigi bir faaliyetti. Anilara bu sekilde yerlesecek “Kayip dag ERCIYES” ( bulduk ama tekrar kaybettikJ)
Saat 17: 00 ‘de yogun bir yagis altinda dag evine dönüyoruz, sonuna kadar savastigimiz için gururluyuz, geriye dönenler bizi gizli bir hayranlikla karsiliyorlar, yüzleri gülüyor. Bu sanki bir savastan dönüyorum duygusu uyandiriyor. Iste Tülay’da kapida beni karsiliyor, bundan büyük mutluluk olur mu?
Sicak bir dus ve verilen güzel bir yemek, dostlarla veda “ Bir sonraki etkinlikte görüsmek üzere” diyoruz.
Riza DINÇER